
“Bu sorunlu kentin hayatındaki önemli dönüm noktalarını bu interaktif platformda keşfedin.”
http://www.istanbulurbandatabase.com/
İstanbul son zamanlarda manşetlerde yer alan en acı verici haberlerle dikkatleri üzerine çekmektedir. Ancak yine de İstanbul, jeopolitik istikrarsızlığıyla gündeme gelmeden çok önce, zengin ve karmaşık bir kentsel geçmişi olan oldukça canlı bir metropoldü.
Bu çevrimiçi arşiv, insanların, arka planda olup bitenleri anlamalarına ve megakentin gelişimindeki bazı önemli dönüm noktalarını incelemelerine olanak tanır.
Harvard Üniversitesi ve Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’ nde araştırmacı olan Nil Tuzcu ve onun Harvard Mellon Kentsel Girişimi’ ndeki meslektaşları tarafından hazırlanan İstanbul Kent Veritabanı, tarihsel haritaları, planları, fotoğrafları ve ulaşım yollarını aynı anda görebileceğimiz muazzam bir kaynaktır. Veritabanı yazarları, “Burada yer alanlar İstanbul’ un ortak hafızasına katkıda bulunuyor.” diye söylemektedir.
Peki Nasıl Çalışıyor?
Temel harita üzerinde kullanıcılar, 1850′ lere kadar geriye giden tarihi verileri üst üste çakıştırabilirler ve tarihsel fotoğraflar gibi coğrafi referanslı nitelikler ekleyebilir. Birden çok veri katmanını tek bir haritada görebilir ya da zaman içindeki değişimi görmek için yan yana konumlandırılmış iki dönüm noktasını karşılaştırabilirler.
Sitedeki 1937 Prost nazım planına bakıldığında, modern geniş bulvarlar, ana yollar, tramvay yolları ve feribot güzergahları gözlenmektedir. Bu plan, kent tarihindeki önemli bir zamanda üretilmiştir. Bu zamanı şöyle betimleyebiliriz: 1923 yılına gelindiğinde Osmanlı İmparatorluğu sona ermişti ve yeni oluşmaya başlayan laik Türkiye Cumhuriyeti’ nde başkent, İstanbul’ dan Ankara’ ya kaymıştı.
Bu yeni ulus devletin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, İstanbul’un imparatorluk şehrinden laik modern kente dönüşmesini içeren bir ideolojik yapılanma gerektiğini düşünüyordu.
Bu dönüşümün gerçekleşmesi için Mustafa Kemal, Fransız şehir plancı Henri Prost’ u görevlendirdi. Ve Prost da yolları geniş bulvarlara dönüştürdü ve bu alanları kamusal alanlarla, parklarla birleştirdi. Bu yeni oluşturulan kamusal alanlar, Prost’un vizyonunun ana hatlarıydı ve sadece işlevsel değil, aynı zamanda siyasi bir amaca hizmet etti.
Prost, kentteki tarihi Bizans ve Osmanlı yapılarının birçoğunu korumak için özen gösterirken, yeni kent vizyonunu inşa edebilmek için bazılarını da (Taksim Kışlası gibi) yıktı. Ankara’ daki Ortadoğu Teknik Üniversitesi mimarlık profesörü Cânâ Bilsel’ in 2004 yılındaki bir makalesine göre, o dönemde Prost’ tan istenen kentin en baştan planlanması idi. Ancak onun müdahaleci yaklaşımı herkes tarafından tercih edilmemişti. Görünüşe göre bunlardan biri de Prost’ un meslektaşı Le Corbusier, İstanbul için farklı bir gelecek düşünmüştü. Bilsel’ in makalesinde bahsedilen, Le Corbusier’ in 1948’de yaptığı bir konuşmadan alıntıda şöyle geçmektedir:
“Hayatımda yaptığım en büyük yanlışlardan biri de Atatürk’e yazdığım mektuptu. Bu mektubu yazmamış olsaydım rakibim Prost yerine İstanbul planında ben çalışıyor olacaktım. Bu mektupta, bir ulusun en büyük reformcusuna İstanbul şehrinin yüzyıllarca sahip olduğu eski tozuyla birlikte muhafaza etme tavsiyesinde bulunmuştum. Ancak sonradan yaptığım hatayı farkettim.”
2000 yılından beri İstanbul başka bir dönüşüm geçiriyor. Bu sefer, küresel bir şehir olmaya çalışıyor. Bu süreç ciddi bir karışıklığa neden oldu: çarpık banliyö kentleşmesi ve ekonomik, çevreye duyarlı olmayışıyla eleştirilen süregelen inşaat dalgaları.
Kaynaklar