Ana Sayfa Mimarlık Ekoloji Dergisi Kimyasal Temizlik Ürünlerinden Sirkeye Geçiş

Kimyasal Temizlik Ürünlerinden Sirkeye Geçiş

Doğala dönüş, organik ürün kullanımı her alanda azımsanamayacak ölçüde yaygınlaşırken temizlik ve hijyen sektörünü pas geçmek olmazdı. Hem her evde olan hem de genellikle salatadan salataya akla gelen bu ürünün bilinmeyen faydalarına göz atmamak da olmazdı. Neydi peki o? Sirke.

fotoğraf: Dünya gazetesi, 2018

Doğal temizliğin baş tacı ve diğer bir gizli kahraman karbonatla yarışanı sirkenin bozulmuş şarap gibi rencide edici lakabından arınıp zararlı kimyasallara mahal vermeden temizliğe katkıları saymakla bitmez. Fiyatının her bütçeye dost oluşu ve kolay temin edilebilmesi ise büyük şans. Beyaz sirke ile sebze ve meyvelerin zirai ilaçlardan arındırılması en sağlığa elverişli biçimde sağlanabilirken, zararlı içerikli deterjan ve yüzey temizleyicileri yerine de sirkeye başvurulabilinir. Lavabo giderleri için kullanılan tüm solunum yolları düşmanı ürünlerin yerine de sirke yine zararsız ve masum bir çözüm yolu. Yanık kokuları, metal ve çelik yüzeyler ile yağ lekeleri için İsviçre çakısı kadar çok amaçlı bir kurtarıcı aynı zamanda yaşam alanlarındaki hijyen ve temizlik için su ile seyreltilmiş sirke kullanımı.

Sirkeye es verip kimyasal temizlik malzemelerinin zararlarına bir parantez açılırsa durumun önemi daha net görülecektir. Çeşitli araştırmaların derlenmesine dayanarak, bulaşık deterjanlarının çoğunda yüksek miktarda klor ve fosfat bulunduğu biliniyor. Bulaşık yıkama süresince dışarı verilen klorun etkisiyle göz yanması, yorgunluk, solunum zorluğu, baş ağrısı gözlemlenebilir. Çamaşır deterjanları ise içeriğindeki amonyak, fenol, naftalin gibi maddelerle sağlığı tehdit etmekte. Ekolojik ürün kullanımına yönelik bilinçlendirme amaçlı çevre dostu üretim sürdüren organizasyonların incelemelerine göre çeşitli evlerden, lokantalardan ve yemekhanelerden alınan deterjanla yıkanmış ve kullanılmaya hazır kaplarda deterjan saptanmakta. Lavabo ve tuvalet giderlerinin temel maddesi cildi eritebilecek kadar zararlı, mide ve bağırsak sistemi açısından tehlike arz eden asittir. Mikroplara ne kadar zarar veriyorlarsa insan sağlığına da yararlı olmadıkları aşikar kimyasal temizlik malzemelerinin. Cam temizleyicilerinin içeriğine değinmek gerekirse: su, amonyak ve mavi boya. Oda spreyleri ise hiçbir şekilde havadaki rahatsız edici kokuları gidermemekte. Burun yollarını yağlı bir tabakayla tıkayan, koku alma duyusunu engelleyen bu zararlı ürünlerin içeriğinde ise birbirinden zararlı şu bileşenler yer alır: Fenol, kresol, etanol, formaldehit ve ksilen.

Son zamanlarda Marmara Denizi’nde maalesef gözlemlenen kırmızı su “red-tide” oluşumuna sebep de denize akıtılan sentetik deterjanlardan kaynaklanmakta uzmanlara göre. Çekmece Nükleer Araştırma ve Eğitim Merkezi Araştırmacısı Radyoekolog Dr. Sayhan Topçuoğlu: “Çamaşırı temizlerken suları kirlettik. Deterjanlarda kullanılan fosfatlar, Marmara ve Karadeniz kıyıları ile göllerde yosunlaşmayı artırdı. Türkiye`de üretilen deterjanlardaki tripolifosfat oranı yüzde 15-30 arasında. Avrupa`da ise bu oran yüzde 1-5. Şimdi gözler deterjan üreticilerinde. Organizmalar üzerindeki toksik etkisinin yanı sıra, deterjan kompozisyonlarında olan fosfatın suda bulunan mikro ve makroalglerin (yosun) anormal olarak büyüme ve çoğalmasına yol açtığı, bunun da suları ve canlı hayatı tehdit ettiği bildirildi. Küçükçekmece Gölü’nde yaptıkları araştırmalarda, göl suyuna karışan deterjanların kanal ağızlarında konsantrasyonunun litre başına 3 mg/dan fazla olması durumunda, gölde yaşayan balık, yumurta ve larvalarının yarısının 12 gün içinde öldükleri belirlendi. Küçükçekmece Gölü`nü besleyen Kanarya Deresi ağzında zaman zaman deterjan konsantrasyonunun 5,5 mg`a kadar yükseldiği, bunun göldeki canlı hayat üzerinde çok olumsuz etki yaptığı vurgulandı. Deterjanların, toksik etkisinin yanı sıra muhtevasında bulunan fosfatların da su ve sudaki canlı hayatı olumsuz etkilediği , sulardaki aşırı yosunlaşmanın nedeninin deterjan olduğu belirlendi. Deterjan fosfatları, dereler, göller, Marmara ve Karadeniz`deki kıyılarda yosunlaşmayı artırdı. Yosunlardaki anormal çoğalmayı önlemenin tek yolu, fosfatsız deterjan üretimine geçmektir. Belli ki görev bizlere yani bilinçli tüketicilere düşmekte, bulaşık makinalarında sirke kullanarak başladığımız dikkatli davranışlarımıza bu defa, çamaşır deterjanlarını mümkün olduğunca az kullanmaya başlamakla devam ettirebiliriz. Makinaları tam doldurmak, gereksiz yere deterjan kullanımını engellemek ve doğaya zarar vermeyen türde ürünler kullanamak hemen yapabileceklerimiz arasında yer almalı. Ne dersiniz hanımlar ailemizi, çocuklarımızı korumaya alışmış bireyler olarak, dünyamızı da koruma altına alalım deterjanda yapı maddesi olarak bilinen ve temizleme etkisini artıran “tripolifosfat”ın birçok ülkede 1973 yılından bu yana tamamen yasaklanmış ya da çok düşük oranlarda tutulmaktadır. Bizim deterjanlarımızdaki tripolifosfat oranı yüzde 15-30 civarındayken, Avrupa ülkelerinde bu oran yüzde 1-5`e düşürülmüştür.”

Ekolojik dengeye daha az zarar veren ürünler (biodegrable), kimyasal içerikli zararlı ürünler ve bir de doğal hayata sığınarak zararsızca temizliği sağlığı tehlikeye atmadan sağlamaya yardımcı olanlar. Atalarımızın temizliği küllü sularla, arap sabunuyla sürdürdüğü geçmiş zamanlardan, sirkeyle ayna silip lavabo temizlenen günümüze geçiş bir trend değil, aynı zamanda sağlığı korumak için çevresel ve yaşamsal tedbirler diye nitelendirilmelidir.

Önceki İçerik2. Badem Çiçeği Festivali
Sonraki İçerikYeşil Altyapı Planlaması

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

1 × beş =

Bu site istenmeyen postaları azaltmak için Akismet'i kullanır. Yorum verilerinizin nasıl işlendiğini öğrenin .