Küresel mücadelenin tarihi aslında daha eskiye dayansa da, 1992 yılında Brezilya’da düzenlenen “Rio Çevre ve Kalkınma Konferansında” imzaya açılan Birleşmiş Milletler Sözleşmelerinden birisi olan ve 21 Mart 1994’te resmen yürürlüğe giren Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (UNFCCC) ve 1997’de çerçeve sözleşme altında imzalanan Kyoto Protokolü birer milat olarak değerlendirilebilir.1 İnsan faaliyetleri kaynaklı seragazlarının özellikle ilk Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli değerlendirme raporu sonrasında küresel çapta büyük bir tehdit olduğu2 bilimsel anlamda olduğu kadar politika yapıcılar tarafından da kabul gören bir olgu haline geldi. Özellikle gelişmiş ülkelerin seragazı azaltımında sorumluluk üstleneceği bir üst yapı kuran UNFCCC ve onun altında kurgulanan Kyoto Protokolü on yıllar geçmesine rağmen istenilen düzeyde etkili olmayınca uluslararası kamuoyunun buna yanıtı öncekilerin aksine alttan-üste, gönüllü katkılar ve farklılaştırılmış sorumluluklara dayanan bir anlaşma metni üzerinde müzakere etmek oldu.3 Müzakereler 2015 yılında Paris’te gerçekleştirilen 21. Taraflar Konferansı’nda sonuç verdi ve taraf devletler Paris Anlaşması metnini kabul etti.4 Anlaşma 22 Nisan 2016’da imzaya açıldıktan kısa bir süre sonra 4 Kasım 2016’da resmen yü- rürlüğe girerek Birleşmiş Milletler tarihinde en hızlı devreye giren çevre anlaşması niteliği kazandı. Detayları Şekil 1’de özetlenen Paris Anlaşması’nın, geniş çaplı kabul görmemiş olan Kyoto Protokolü’nün ikinci döneminin 2020 yılında ermesinin ardından UNFCCC altında iklim değişikliği mücadelesinin ana çerçevesi olacağının altını çizmekte yarar var. Türkiye ise “özel koşullarını” öne sürerek UNFCCC ve Kyoto Protokolü’ne 12’şer yıl geç imza atmış5 ve Paris Anlaşması’nı 2016 yılında imzalamasına rağmen Kasım 2016 itibari ile hala resmen onaylamamıştır.
Avrupa Birliği, bugün Paris’te 195 ülkenin katıldığı ve ilk defa hukuki bağlayıcılığı olan tarihi nitelikteki evrensel, küresel iklim anlaşmasına varılması sürecinde kilit bir rol oynamıştır. 21. yüzyılın ilk kapsamlı çok-taraflı anlaşması olan bu iddialı ve dengeli anlaşma, küresel ısınmayı 2°C’nin hayli altında sınırlamak suretiyle, tehlikeli iklim değişikliğini önlemeyi ve dünyayı bu açıdan tekrar rayına oturtmayı amaçlayan küresel bir eylem planı ortaya koymaktadır.
Söz konusu anlaşma, iklim değişikliği alanında evrensel çok-taraflı bir anlaşmaya varılabilmesi amacıyla uluslararası camia tarafından yıllardır sürdürülen gayretlerin bir ürünüdür. Kyoto Protokolüne sınırlı katılım ve 2009’da Kopenhag’da bir anlaşmaya varılamaması sonrasında, AB gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler nezdinde iddialı hedefleri destekleyen kapsamlı ortaklıklar oluşturmuş ve böylelikle Paris konferansında elde edilen başarılı sonuç için ortam hazırlamıştır.
Paris Anlaşması yatırımcılara, iş dünyasına ve siyaset belirleyicilere temiz enerjiye küresel geçiş sürecinin daimi olduğu ve kaynakların çevreyi kirleten fosil yakıtlardan uzaklaştırılması gerektiği yönünde net bir mesaj vermektedir.
Avrupa Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker konuyla ilgili şu açıklamayı yapmıştır: “Bugün, dünya iklim değişikliği ile mücadelede birleşmiştir. Bugün dünya gelecek nesillere daha istikrarlı, sağlıklı bir gezegen, daha adil toplumlar ve daha müreffeh ekonomiler bırakmak için son bir şans yakalamıştır. Bu güçlü anlaşma dünyayı küresel temiz enerjiye geçiş istikametine yönlendirecektir. Bu anlaşma Avrupa Birliği için de bir başarıdır. İklim eylemi alanında uzun zamandan beri küresel önderiz, ve Paris anlaşması da bizim dünya çapındaki azmimizi yansıtmaktadır. Bu anlaşmayı mümkün kılmak için gece gündüz çalışan ve Avrupa Birliğinin müzakereler boyunca temel bir aktör olmasını sağlayan AB Baş müzakerecisi ve Komisyon Üyesi Miguel Arias Cañete’ye ve ekibine teşekkürlerimi sunuyorum. Hepinizle gurur duyuyorum.”
AB’nin İklim Eylemi ve Enerji’den sorumlu Komisyon Üyesi Miguel Arias Cañete ise şu açıklamayı yaptı: “Bu anlaşma Avrupa için büyük bir kazanımdır. Ancak daha da önemlisi, küresel toplum için büyük bir kazanım olmasıdır. Avrupa, Paris’te iddialı ve hukuki bağlayıcılığı olan küresel iklim anlaşmasına varılmasını amaçlayan çabalara öncülük etmiştir. İttifakları güçlendirdik ve diğerleri de bize katıldılar. Temel önceliğimiz olan uzun vadeli hedef, 5-yıllık gözden geçirme döngüleri ve şeffaflık yeni anlaşmada yer almaktadır. Anlaşma aynı zamanda ihtiyaç duyanlara desteğin sürdürülmesi noktasındaki küresel kararlılığı bir kez daha teyit etmektedir. Başarıya ulaştık. Bu aşamadan sonra verilen sözler tutulmalıdır. Avrupa, mutabık kaldığımız üzere küresel düzede düşük-karbona geçiş sürecine liderlik etmeye devam edecektir.”
Paris iklim anlaşması
Paris iklim değişikliği anlaşması günümüz politikaları ile bu yüzyılın sonundaki iklim-nötr dünya arasında bir köprü niteliği taşımaktadır. Hükümetler Paris’te iddialı olmaya, kararlılık göstermeye ve dayanışma sergilemeye karar vermiştir.
İddialı olmak: Hükümetler, uzun vadeli bir hedef olarak ortalama küresel sıcaklık artışının, sanayileşme öncesi dönemdeki seviyenin 2°C altında tutulması ve iklim değişikliğinin beraberinde getireceği risk ve etkileri ciddi oranda azaltacağı için, bu artışın 1.5°C ile sınırlandırılmasına çalışılması üzerinde anlaşmaya varmıştır. Kalkınmakta olan ülkeler için daha uzun zaman gerektireceği gerçeğini de gözönüne alarak Anlaşma, küresel emisyonların olabildiğince kısa süre içinde tavan yapması ve akabinde de mevcut en gelişmiş bilimsel yöntemlerle hızlı bir şekilde azaltıma gidilmesi çağrısında bulunmaktadır.
Paris konferansı öncesinde ve konferans sırasında ülkeler, emisyon düzeylerini azaltmak doğrultusunda hazırlamış oldukları kapsamlı ulusal iklim eylem planlarını sunmuştur. Paris konferansı öncesinde hazırlanmış olan niyet niteliğindeki 185 ulusal katkının toplamı bile bu asrın sona ermesinden önce [sıcaklık artışının] 2°C altında tutulması için yeterli gelmemektedir. Bununla birlikte anlaşma, bu hedefe ulaşılmasının yolunu açmıştır.
Katkılar: Bu ortak hedefe ulaşılmasını teminen hükümetler, bilimsel gerçekler doğrultuda daha iddialı hedefler belirlemek üzere her beş yılda bir, bir araya gelmeyi kararlaştırmıştır. Bununla birlikte şeffaflık ve izleme amacıyla da hedeflerine ulaşmak doğrultusunda neleri nasıl yaptıklarını birbirlerine ve kamuoyuna duyurmayı da kabul etmişlerdir. Her beş yılda bir, bir değerlendirme çalışması yapılacaktır. Uzun vadeli hedef doğrultusunda kuvvetli bir şeffaflık ve hesap verebilirlik sistemi ilerlemeleri takip edecektir.
Dayanışma sergilemek: AB ve diğer gelişmiş ülkeler, emisyonların azaltılması ve iklim değişikliğinin yol açtığı etkiler karşısında kalkınmakta olan ülkelerdeki dirençliliğin arttırılması doğrultusunda iklim eylemini desteklemeyi sürdürecektir. Diğer ülkeler de bu doğrultuda gönüllü destek vermeye veya verdikleri destekleri sürdürmeye teşvik edilmektedir. Kalkınmakta olan ülkelerde iklim değişikliğine uyuma yönelik sürekli ve geliştirilmiş uluslararası destek sağlanacaktır. Gelişmiş ülkeler, yeni bir ortak hedefin tespit edileceği 2025’e kadar yılda 100 milyar dolarlık destek hedeflerini sürdürme niyetlerini korumaktadır.
Kayıp ve hasar
Paris Anlaşması aynı zamanda da iklim değişikliğiyle bağlantılı kayıp ve hasarlar konusunu ele almak üzere ayrı bir maddeyi de barındırmaktadır. Ülkeler erken uyarı sistemleri, acil durumlara hazırlık ve risk sigortası gibi farklı sahalarda da anlayışı, eylemi ve desteği geliştirmenin ve işbirliğine duyulan ihtiyacın da bilincindedir.
Lima-Paris Eylem Gündemi
Perulu ve Fransız Taraflar Konferansı (COP) Başkanlıklarının çok paydaşlı eylem için katalizör görevi görmek gayesiyle başlattıkları Lima-Paris Eylem Gündemi,yeni anlaşmayı desteklemek üzere ortak eylemleri hızlandırmak amacıyla eşi benzeri görülmemiş sayıda ülkeyi, kenti, iş dünyası ve sivil toplum üyesini küresel sahnede bir araya getirmiştir.
Bu girişim Paris Anlaşmasının uygulamaya gireceği 2020 yılından önce bile dünyanın, iklim eylemi doğrultusunda çabalarını hızlandırmaya hazır olduğunu göstermiştir. İki hafta süren konferans sırasında bir dizi çok önemli ve çığır açan nitelikte girişimin de duyurusu yapılmıştır.
BASIN BİLDİRİSİ ve NİHAİ ANLAŞMAYA İLİŞKİN HABER– ec.europa.eu/clima/news/articles/news_2015121201_en.htm