Ana Sayfa Mimarlık Peyzaj ve Çocuk Oyun Alanları

Peyzaj ve Çocuk Oyun Alanları

Makale Yazarı: Beste İşçi

Peyzaj Mimarlığı Yüksek Lisans Öğrencisi, Süleyman Demirel Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü Peyzaj Mimarlığı Anabilim Dalı, 32200, Isparta, TURKEY, 

Öz

Nüfusu gün geçtikçe artan şehirlerimizde doğal yaşama olan özlemin yansıması gibi görülen çocuk oyun alanlarının, çocukların gelişiminde önemli bir rolü vardır. Şehirlerdeki akciğerler de olan bu alanlara olan ihtiyaç gün geçtikçe daha da çok artmaktadır.   

Bu araştırma, Isparta kent merkezindeki çocuk oyun alanlarının bugünkü durumlarını ve yeterliliklerini belirlemek amacıyla yapılmıştır.  

Çalışma, Isparta Belediyesi mücavir alan sınırları içerisinde yürütülmüştür. Araştırmada çocuk oyun alanlarının tanımı, işlevi sınıflandırılması ve standartları hakkında bilgiler verilmiştir. 

Daha önceden yapılan araştırmalar sonucunda çocuk oyun alanların kentiçinde dengeli dağılmadığı, kişi başına düşen miktar ve donatı elemanlarının yetersiz olduğu tespit edilmiştir. Kentte çocuk oyun alanları bir sistem içinde planlanmalı, nicelik ve nitelik olarak yeterli hale getirilmesi için gerekli önlemler alınmalıdır.   

Eng.

The play grounds in the cities, which represent a kind of yearning for nature, play an important role in the developmental process of the children. There is a growing need for children playgrounds which are known as lungs of the cities today.

This study was made to determine the present state and qualifications of children parks or playgrounds in the city centre of Isparta for today and the future.

The study was carried out in the municipal area of Isparta. Information has been given about the definition, function, classification and standards of playgrounds. The adequacy of the playgrounds in Isparta according to the population of the city and the qualification of the present playgrounds have been investigated.


As a result of research conducted previously by the children’s playground in the city stable dispersion it has been found to be inadequate and the falling amount of reinforcement elements per person .The playgrounds should be planned systematically considering all parts of the city and the neceassary precautions should be taken about their quality and quantity at present and fort he future.

1.  GİRİŞ

       İçinde yaşamakta olduğumuz 21. yy‟da teknolojik gelişmelerin birçok alandahayatımızı kolaylaştırdığı söylenebilir. Ancak, özellikle sosyal yaşam gibi alanlara gerekli önem verilmemektedir.  

Kent merkezlerinde özellikle çocukların beton yığınları arasındaki yaşantılarından az da olsa uzaklaştıracak, rahatlatacak mekânlara ve mekânsal organizasyonlara ihtiyaç vardır.  

Çocukların kent yaşamına katılması, oyun faaliyetlerini gerçekleştirerek gelişmişsağlıklı nesillerin yetiştirilmesi için çocuk oyun alanlarının önemi yadsınamaz. Çocuk oyun alanları, yapılarla şekillenen şehir ortamında, çocukların doğayla buluştuğuçeşitli elemanlarla onların fiziksel ve ruhsal ve fizyolojik yapısını geliştiren egzersizler yaptığı alanlardır. Çocuk oyun alanları sosyalleşmeyebaşlayan çocuğun, evinin dışında, kendini ait hissedebileceği, sahipleneceği ilk alanlardan biridir.  

Oyun alanlarında oynamak çocukta kendine güveni arttırır, fiziksel birçok yetinin yanında dil, iletişim kurma, yüksek beyin fonksiyonları ve sosyal yeteneklerini geliştirir. Çocuğun çevresindeki dünya hakkındaki bilgisi ve anlayışı, önemli risklere yol açmadan çevredeki objeleri, bu objeler arasındaki ilişkileri ve sosyal rolleri inceleme ve öğrenme fırsatı verilerek gelişir. (Başöz ve Çakmakçı 2002).  

Yetişkinler için oyun oynamak boş zamanlarını değerlendikleri bir uğraştır. Oysa oyun oynamak, çocuk için işin kendisidir. Bir çocuğun oyun oynarken beyni sürekli çalışır, yeni Şeyler öğrenir ve kendini geliştirir.  

Yeni Türk Medeni Kanunun 11. maddesi‟ne göre ülkemizde çocuğun reşit olma yaşı 18 olarak kabul edilmektedir. Buna göre 18 yaşına kadar herkes çocuktur. Oyun alanları da 0-18 yaş grubuna hitap etmektedir. Bu nedenle oyunun çocuğun hayatında ne miktarda olduğu önemlidir (Başöz ve Çakmakçı 2002).  

Tüm bu yönleriyle ülkemiz kentlerindeki yeşil alan sisteminin içinde olan çocuk oyun alanlarının miktar ve nitelik bakımından Avrupa Birliği ülkelerine göre yetersiz olduğu görülmektedir. Mevcut oyun alanlarının çocuklar üzerindeki olumlu etkisinin olup olmadığı önemli bir konudur. Kentlerdeki uygun ve yeterli Şekilde dağılımı olmayan oyun alanları, çocuğun fiziksel gelişimine yardım etse bile zihinsel ve ruhsal gelişimine etki edememektedir.  

Günümüzdeki oyun alanları daha çok birbirinin aynısı, ticari kaygılar içinde, üzerinde pek fazla düşünülmeden yapılan alanlar haline gelmektedir. Ayrıca yapılan bu alanlarda çocuğun neler istediği hakkında araştırılma yapılmadan çocuğun isteklerine karşılık veremeyen alanlar oluşturulmaktadır. Oysa oyun alanları çocuğun, gelecekte toplumun sorumluluklarının farkında olan, fiziksel ve ruhsal ve zihinsel gelişimini en uygun Şekilde tamamlamış bireyler olarak yetişmesinde ve eğitilmesinde katkıda bulunan alanlardır.  

Konu ile ilgili yapılan araştırmalar, günümüzde, Türkiye’de birçok büyük kentte, çocukların oyun ihtiyaçlarını karşılayabilecekleri alanların sınırlı sayıda olduğunu göstermektedir. Geleceğimizi oluşturan çocuklarımızın sağlıklı bedensel ve ruhsal gelişimleri için acilen ele alınması gereken bu sorunların çözümü için yerel yönetimlerin çocuk oyun alanlarının korunması ve geliştirilmesi konusunda daha aktif rol oynamaları gerekmektedir. Bu çerçevede Peyzaj Mimarlığı alanında yapılan bu araştırmaların yerel yönetimlere yol gösterici nitelikte olması arzu edilmektedir.

2. KURAMSAL TEMELLER 

2.1. Peyzaj Mimarlığı Disiplini İçerisinde Açık Ve Yeşil Alan Kavramı

2.1.1.  Açık ve yeşil alan kavramı

Açık alanlar, kent dokusunun önemli temel elemanlarından birisi olup, mimari yapı ve ulaşım alanları dışında kalan açıklıklar ve boş alanlar olarak tanımlanmaktadır. Diğer bir deyişle, dış mekan üzerinde herhangi bir amaca göre yapılaşmanın olmadığı ve herhangi bir rekreasyonel kullanım için uygun potansiyel imkanı bulunan alanlar olarak algılanmaktadır (Öztan 1968).  

Kentsel açık mekânlar ise; tabanı kısmen ya da tamamen döşeme malzemesi ile kaplı bulunan dolaşım alanları ve dış kullanım alanları olarak tanımlanabilir. Işık, hava, dışarıda yaşama olanakları ve güzel görünüş sağlayarak iç mekânların yaşanırlılığını artıran açık ve yarı açık özel oturma alanları, balkon, hayat, avlu, ön- yan ve arka bahçeler, oyun bahçeleri, park v.b. açık alanlar dış kullanım alanlarını oluşturmaktadırlar. Yapılar ve kentin çeşitli bölümleri arasındaki ulaşım ve haberleşme ilişkilerini kuran yaya ve taşıt dolaşım alanları sokak, cadde, bulvar, otopark, meydan v.b. kullanımlar ise sirkülasyon (dolaşım) alanları olarak tanımlanabilir. Açık alanların bir bölümünü, yeşil alanlar oluşturur. Genel olarak yeşil alanlar, insanlara ruhsal ve fiziksel yönden katkı sağlayan yeşil elemanların ve bu elemanların oluşturduğu yeşil alanların, yapı elemanlarıyla birlikte oluşturdukları alanlar olarak tanımlana bilir (Anonim  2002) .  

Toplumbilimci Keleş‟e (1998) göre ise açık alanı “İnsanın yaşantısını sürdürdüğü, üzerinde yapı yapılmış kapalı mekanların dışından kalan, ya doğal olarak bırakılmış ya da tarım ve konut dışı dinlenme amaçlarına ayrılmış kent parçası”; yeşil alanları ise: “Kent ve kasaba insanının dinlenmesine, gezmesine, çocukların oynamasına ayrılan ve bu yerlerin başka kullanımlarla işgal edilmesini engellemek amacıyla kent yöneticilerince düzenlenen gezinti yolu, ağaçlı yol gibi ortak kullanım alanları” olarak tanımlamaktadır.

Gold‟a (1980) göre açık alanlar; farklı karakterli çok sayıdaki kullanıma mekân sağlayan, alan kullanımlarını bütünleştiren ya da birbirinden ayıran, doğal ya da insan eliyle şekillenmiş arazilerin genel adıdır. Başka bir deyişle açık alanlar, kaynak kullanımı çok yönlü koruma, rekreasyon halk sağlığı ve güvenliği, fiziksel gelişme kontrolü gibi konularda olanaklar sağlayan ve geniş bir potansiyel oluşturan alanlardır.   

Kent plancısı Samuel Zisman, açık alanları temel olarak üç kategoride toplamaktadır (Önder 1997).,

1- Faydalanılan açıklıklar: Baraj gölleri, drenaj ve sel kontrolü, hava ulaşım alanları gibi.
2- Yeşil açık alanlar: Park ve rekreasyon alanları, yeşil kuşaklar, yeşil yollar, bina çevreleri, doğayı ve manzarayı koruma alanları.  
3- Koridor açıklıklar: Hareket, ulaşım ve geçit yerleri  

Açık alanların özelliği yapılar, ağaçlar, yollar, arazi formu gibi kavranabilen elemanlar arasındaki ilişkileri oluşturur. Çok yoğun bir Şehirde herhangi boşluk, hatta bir otoparkı, yapı kalabalığı içinde adeta bir ferahlama, nefes alma alanıdır. Fakat bu heyecan çok kısa ömürlüdür. Zira bu duygunun hemen arkasından açık alanı daha iyi bir kullanış, zevkli bir dekorasyon ve anlam kazandırmak için planlamak düşüncesi hakim olur ve böylece esas problem başlar. Açık alan organizasyonunun esas motifi, sirkülasyon kalıbı ile Şehrin farklı kullanış alanları arasındaki ilişkiden ortaya çıkar. Bütün bunlar ise topografya ve açıklığı çevreleyen yapı ve diğer çeşit elemanların karakterleriyle sınırlandırılmıştır.  

Açık alanlar kullanışlı, rahat ve güzel olmalıdır. Yaya, bisiklet, atlı trafik kalıbının diğer çeşit kullanış alanları ile hem esnek hem değinmez bir ilişki olmalıdır. Bunlar oturmayı, uzanmayı, toplulukların bir araya gelmesini, organize oyunları, serbest oyunları, doğa elemanlarının etüdünü, insanları tanımayı ve kültürel faaliyetleri kolaylaştırmalıdır. (Akdoğan 1972).   

Türel (1988)‟e göre, kent içi ve bölgesel yeşil alanları şu şekilde sınıflandırmaktadır. 

 1- Konut yakın çevresi; cep parkları; mini parklar, çocuk bahçeleri, 

2- Komşuluk ünitesi parkları, 

3- Kent metropoliten parkları,  

4- Özel aktivite alanları, 

5- Yol kenarı parkları, 

6- Yeşil bantlar,  

7- Görsel yeşil alanlar, 

8- Botanik bahçeleri, 

9- Kent içi yollar, refüjler, yaya bölgeleri.  

İngiliz peyzaj mimarı Önder (1997)’e göre açık alanlar, iki grupta ele alınmaktadır. Birincisi; mimari elemanların dominant olduğu alanlardır. Bu gruba şehrin yoğun kısımlarındaki küçük dinlenme parkları, küçük meydancıklar girmekte, oturma ve çevreyi seyretme gibi pasif rekreasyona hizmet etmektedir. İkinci grup açık alanlar ise, şehrin kalabalık ve gürültülü kısımlarından uzakta olan insanlara sakin bir dinlenme ve aktif rekreasyon olanağı sağlayan büyük alanlardır.  

Yeşil alan kavramı ise; mevcut açık alanların bitkisel elemanlar (otsu ve odunsu bitkiler), ile kaplı ve/veya kombine edilmiş yüzey alanları olarak tanımlanmaktadır. Buna göre her yeşil alan bir açık alan niteliğindedir.   

Bayraktar (1973) „a göre; Kenti oluşturan sosyal üniteler ve kenti de içine alan bölge gereksinmeleriyle ilgili olarak yapılacak fiziksel sınıflamaya göre, yeşil alanlar şöyle gruplandırılabilir    

– Çocuk Bahçesi: Çocuk bahçeleri, okul çağından önceki çocukların yararlanması için düşünülmüş küçük alanlardır. Bu tip bahçeler genel olarak kentte yoğunlaşan konutların ortasına veya yakınına lokalize edilir. Küçük yaştaki çocukların işlek caddelerden geçmek zorunda kalmaksızın, yakın bir yürüyüş uzaklığı içinde buraya ulaşabilmeleri gereklidir. 

– Mahalle Oyun Alanları: Bu alanlar, öncelikle 6-14 yaşları arasındaki çocukların gereksinimleri için düzenlenir. Aynı zamanda gençler ve yetişkinlerin rekreasyonel faaliyetleri bakımından da sınıflandırılmış bazı olanaklara sahiptir. Okul çağından önceki çocuklar için küçük bir kısma yer verilir. Her mahallenin merkezi bir yerinde toplum faaliyetlerine zemin oluşturacak önemli bir parça olarak bulunur. Bir çok yerde ilkokullara bitişik durumda oluşu, pratik ve ekonomik açıdan ideal bir şekildir ve okul saatleri dışında diğer sosyal grupların yararlanmasına olanak sağlar. Bu gibi oyun alanı- park- okul kombinasyonlarıylamahalle rekreasyon merkezi oluşur.  

– Mahalleler Kümesi Oyun Alanı: Mahalle kümelerinden her biri, kentin bir semtini oluşturan bir kaç mahalleden ibarettir. Bu alanlar gençler ve erginler için çeşitli rekreasyon olanaklarına sahiptir. Genel olarak bir çocuk oyun alanına da yer verilir. Bu gibi büyük oyun alanları genellikle dört mahalleye hizmet edebilecek ölçüdedir. Mahalle kümesi oyun alanlarının sağladığı genişolanaklardan çeşitli okulların değişik faaliyetleri yönünden yararlanılır. Bu nedenle de orta öğretim okullarının kombinasyonu mahalle kümesi rekreasyon merkezini oluşturur.  

– Mahalle Parkları: Bu alanlar öncelikle mahalle yerleşimine atraktif bir görünüşve pasif rekreasyon için uygun bir yer sağlamak üzere ağaçları, çalılık ve çim alanlarıyla düzenlenmiş bir park olarak düşünülmüştür. Bazen büyük çocuklar veya yetişkinler için bir takım tesisleri bulundurmakla birlikte, bu tip parklar asıl olanak iş bölgesi veya kalabalık bir yerleşme noktasında ya da kent merkezinde ferahlatıcı bir boşluk olarak görev yapar.  

– Kent Parkı: Bu alanlar, kent halkına trafiğin gürültü ve kalabalığından kaçma, doğayla baş başa kalmaktan zevk alma olanağını hazırlayabilmek üzere düşünülür. Bununla birlikte en önemli amacı, çeşitli rekreasyonel faaliyetler yönünden yararlı, hoş bir çevre yaratmaktır.  

– Bölgesel Parklar: Bünyesinde uzun yürüyüşler, kamping, piknik, doğayı inceleme ve kış sporları gibi faaliyetlere uygun alanları bulundurmakla birlikte asıl 

amaç, doğayı koruma ve geniş rezerv alanlara sahip olmaktır. Belediyeye ait olan bu tip alanların çoğu, kent sınırlarının yakınında bulunurlar veya doğrudan doğruya kenti sınırlandırır. Böylece kentlerin gelişmesini kontrol altına alan yeşil kuşak görevi görür.  

– Park Yolları: Park yolları, aslında bir park alanının yol boyunca kesintisiz olarak uzantısıdır. Böyle bir düzenleme, zevkli bir trafik kullanımına olanak verir. Park yolarının çoğu, bir kent merkezi ile bir veya bir çok park alanı arasında bağ, bir kısmı da park sisteminin büyük birkaç ünitesini bağlayan dairesel bir çevre yolu işlevine sahiptir. Bazen bir park yolunun kısımları oyun alanları, piknik merkezleri veya diğer rekreasyonel kullanımlara ayrılır.  

– Özel Rekreasyonel Alanları: Golf alanları, kamplar, plajlar, yüzme havuzları, atletizm sahaları ve stadyumlar gibi, asıl olarak özel bir faaliyete hizmet eden yerlerdir.  

– Diğer Rekreasyon Kullanımları: Kent içindeki küçük avlu meydanlar ve çarşı meydanları, müzelere ait alanlar, hayvanat ve botanik bahçeleri, fidanlıklar, mabetlerin çevresi, mahalle kümelerine ait bahçeler v.b. gibi yerler diğer rekreasyonel kullanımlar için düzenlenmiş alanlardır.  

2.1.2. Kentlerde açık ve yeşil alan standartları

Açık ve yeşil alan standardı, genelde kişi başına düşen açık ve yeşil alanların m² miktarı olarak, yani kent üzerinde yeşil doku barındıran alanların tümünün, kentin genel nüfusuna bölünmesi biçiminde ifade edilmektedir. Ancak bu ifade niceliksel bir yaklaşımdır. Açık ve yeşil alanlar kapladığı alan kadar sahip olduğu donatılar, işlevsellik ve estetik özellikleri de önemlidir Açık ve yeşil alan standardı ülkeden ülkeye olduğu kadar ülkedeki kentler arasında da değişebilen bir olgudur. Çünkü her kent insanının yaş, kültür, meslek ve ekonomik durumlarının farklı olacağından yeşil alan gereksinimleri de farklılık gösterecektir (Çizelge 1.). Açık ve yeşil alan standardının saptanmasında, kentin fiziksel ve çevresel özellikleri (iklim, topografya ve konum gibi) kadar sosyal, kültürel, ekonomik faktörler, kullanım yoğunluğu da önemli rol oynar.   

Açık ve yeşil alan ölçütlerinin belirlenmesinde genel kural olarak, ulaşılmasüresi arttıkça açık ve yeşil alanın hektar olarak büyüklüğü artmalı ve donatıları karmaşıklaşmalıdır denilmektedir (Ergin 1989).  

Her ülke ve hatta her Şehir için açık ve yeşil alan ihtiyacını doğuran ana sebepler aynı olmakla beraber, bu ihtiyacın derecesi ve bunu karşılamak için gerekli arazi potansiyeli, finansman imkanları ile toplumun bu konudaki bilinci farklılıklar gösterir. Bütün bunlara ek olarak, her Şehir birbirinden farklı doğal, fiziki, sosyal, kültürel bir strüktüre sahiptir. Her Şehrin çevresindeki arazi kullanma Şekli ve doğal potansiyeli de ayrılıklar gösterir. Bu strüktürün açık ve yeşilalanları aynı olsa bile, bütün Şehirlere uygulanabilecek ortak ve değişmezprensiplere bağlı standartlar vermek mümkün değildir.  

Çizelge 1. Değişik yaş gruplarına göre gerekli alan ve uzaklıkları (Özhelvacı ve Özer 1997)  

YAŞ

GEREKLİ ALAN

KONUTA UZAKLIK

0-2

-En çok 10 anne ve 10 çocuk için     

-30 m dolaylarında

3-6

-Konut başına 2 m ² 30- 60 m².

-Öğrenci başına:

-3 m² bahçe -1 m² açık hava dersliği, 

-1 m² eğitim bahçesi -4 m² dikili alan (toplam 9m²)

-30-70 m arasında -150 m

7-11

-Bu gibi yerlerde aradaki uzaklık en çok 350 m.

12-15

 -Konut başına 14 m2 (yeşillendirilmiş alanlarla bir arada)      

-Konut başına 14 m2    ( yeşil alanlarla bir arada)

-En çok 350 m -Gözden uzak ve en çok 350 m

16-20

– Kent dışında ya da yakın çevrede

2.2. Çocuk ve Oyun Kavramı

2.2.1. Oyun kavramı

Çocuk ve oyun birbirinden ayrılması mümkün olmayan iki unsurdur. Oyun çocuğun gelişiminde önemli bir role sahiptir. Oyun, çocuk için zamanın büyük kısmını geçirdiği en önemli uğraştır.  

Oyun, çocukların fiziksel zihinsel ve yaratıcılık kapasiteleri geliştirilmesi uluslararası kuralarla oyunun çocuğun gelişme sürecindeki en önemli öğelerden biri olduğunu kanısmala birleşmektedir.  

Oyun, çocuğa hiç kimsenin öğretemeyeceği konuları, çocuğun kendi deneyimleriyle öğrenmesi yöntemidir. Oyun sonucu düşünülmeden, eğlenmek amacıyla yapılan hareketlerdir. Oyun, için karşıtı olarak düşünülmektedir. Çünkü işte belirli bir sonuç söz konusudur.   

Oyun, sağlıklı bir sosyal, fiziksel ve zihinsel çocuk gelişimi için önemli bir etkinliktir. Oyun çocuğun yaparken öğrendiği, sosyal ve fiziksel çevreyle uzlaştığı bir işlemdir. Oyun oynarken çocuğun zamanını ve enerjisini hangi kalitede kullandığı önemlidir. Nitelikli oyun fırsatını elde eden çocuğun yaratıcı olduğu, problem çözme konusuna esnek yaklaştığı, daha iyi sosyal ilişkilere sahip olduğu ve fiziksel olarak daha sağlıklı olduğu görülür (Anonim 2005).  

Kas gelişimi için olanak sağlayan tırmanma, atlama, koşma gibi kuralsız oyunlar ve basketbol, futbol gibi kurallı oyunlardan oluşan fiziksel-motor oyun; nesneleri ya da çevreyi kullanarak yapılan aktiviteleri içeren bilişsel-zihinsel oyun; rol ve dramatik oyunlar, organize edilmiş oyunlar, konuşma, yürüyüş, gözlem gibi oyunları içeren sosyal oyun olmak üzere üç tür oyun vardır. Bir beceri bileşenlerinin tecrübe edildiği ve kaslarını egzersiz ettikleri “işlevsel oyun”; bir şeyin inşa edildiği “inşaat oyun”; yöneltilmiş ya da kendiliğinden olan “dramatik oyun”; önceden düzenlenmiş kurallara uymak zorunda olunan “kurallı oyunlar” ise bilişsel açıdan yapılan oyun sınıflamasıdır.  

İki ya da daha fazla çocuk aynı zamanda aynı tip oyunu oynuyor ve sözlü ya da fiziksel olarak fazla temas etmiyorlarsa bu paralel oyun tipidir. Erken çocuklukta diğer çocukların aktiviteye nasıl katıldıklarını öğrenmek için oyunlar genellikle paraleldir; (kum oyunu gibi). Çocuk büyüdükçe, grup aktivitesine girebilmek için diğerlerinin yanında oynar. Grup oyunu genellikle sözlü ya da fiziksel etkileşim yoluyla rol ve oyun araçlarını paylaşmayı içerir. Oyun tarafından sağlanan bağlam paylaşma, birlikte hareket edebilme, sıra bekleme ve oyunun kurallarını anlama gibi çok önemli sosyal becerilerle tanışmayı sağlar (Tekkaya 2001).  

Erişkinler gözüyle oyun, çocuğun eğlenmesine, oyalanmasına yarayan amaçsız bir uğraştır. İşi olamayan ya da dinlenmek isteyen kişi oyun oynar. Başka bir deyişle, oyunu işin karşıtı olarak görürüz. Oyun, çocuk için baş uğraştır ve en önemli işidir.  

Büyük düşünür Montaigne‟nin yüzyıllarca önce belirttiği gibi “Çocukların oyunu, oyun değil, onların en ciddi uğraşısıdır”. Okul yaşına gelmemiş çocukları kısa bir süre gözlemlemek bu gerçeği ortaya koymaya yeter. Çocuklar gün boyunca durup dinlenmeden oynarlar. Kendilerini oyuna öylesine kaptırırlar ki acıktıklarını bilmezler, çağrıldıklarında hemen gelmezler. Onun için oyun, sonu getirilmesi gerekli görevdir (Yörükoğlu 2002). Önemi çok eskiden beri bilinmesine rağmen, oyunun eğitimde bilinçli olarak kullanılması yeni sayılır. Hele oyunun anlamının açıklanışı daha da yenidir. S. Freud ve onu izleyen çocuk ruh doktorları oyunun kişilik gelşimine katkısını göstermişler, çocuğu tanımada değerli bir araç olduğunu ortaya koymuşlardır. Bu önemli gelişme, çocuğun ruhsal uyumsuzluklarının azaltılmasında en önemli yöntemin, oyun olduğudur. 

Çocuk oynadıkça duyuları keskinleşir, yetenekleri serpilir, becerisi artar. Çünkü oyun, çocuğun en doğal öğrenme ortamıdır. Duyduklarını, gördüklerini sınayıp, denediği, öğrendiklerini pekiştirdiği bir deney odasıdır. Kısacası oyun oynayan çocuk kendi küçük dünyasındadır. Oyun, çocuğun özgürlüğüdür (Yörükoğlu 2002).  

Çocuk oyun yoluyla ebeveynlerini taklit etmektedir. Ebeveynlerin davranışlarını onlarda oyunlarında, oyuncaklarıyla oynarken göstermektedirler (Yörükoğlu 2002).  

Genel olarak tanımlamak gerekirse oyun, belli bir amaca yönelik olan ya da olmayan, kurallı ya da kuralsız gerçekleştirilebilen, fakat her durumda çocuğun isteyerek ve hoşlanarak yer aldığı, fiziksel, bilişsel, dil, duygusal ve sosyal gelişiminin temeli olan, gerçek hayatın bir parçası ve çocuk için en etkin öğrenme süreci olarak tanımlanabilir (Yörükoğlu 2002).  

2.2.2. Oyunun çocuğun gelişim alanlarına etkileri

Çocuklar için yaşamı öğrenme aracı olan oyun, çocuğun fiziksel, psikomotor, duygusal, sosyal, zihinsel ve dil gelişimi açısından çok büyük öneme sahiptir. (Anonim 2005 ).  

– Çocuğun Fiziksel Gelişiminde Oyunun Etkileri: Büyüme, çocuğun boy uzunluğu ve vücut ağırlığı yönünden ölçülebilen artışı, gelişme ise; büyüyen bir organizmanın dokularının yapısında ve biyokimyasal bileşiminde oluşan değişiklikler sonucu olgunlaşması ve biyolojik fonksiyonlarının farklılaşması şeklinde tanımlanabilir. Gelişme kavramı düzenli, uyumlu ve sürekli bir ilerlemeyi kapsamaktadır. Oyun sırasında çocuğun bazı hareketleri sürekli olarak tekrarlaması onun doğal olarak kas gelişimini hızlandıracaktır. Örneğin; bisiklete binme, tırmanma, ve ip atlama gibi oyunların sürekli olarak tekrarlanması çocuğun kas gelişimini hızlandırır ve güçlendirir. Ayrıca koşma, atlama, sıçrama, tırmanma, sürünme gibi fizik güç gerektiren oyunlar da çocuğun solunum, dolaşım, sindirim ve boşaltım gibi sistemlerinin düzenli çalışmasını sağlamaktadır. Bu sayede de oksijen alımı artmakta, kan dolaşımı ve dokulara besin taşınması hızlanmaktadır. Bu tür hareketli oyunlar, ayrıca çocuğun çevresini tanımasına ve keşfetmesine de fırsat sağlamaktadır.

– Çocuğun Psiko-Motor Gelişiminde Oyunun Etkileri: “Psiko-motor” gelişim, fiziksel büyüme ve gelişme ile birlikte, beyin, omurilik gelişimi sonucunda organizmanın isteme bağlı olarak hareketlilik kazanmasıdır. Çocuğun yaşamına yön veren ve yaşamını etkileyen bu hareketlerin tümü, büyük kasların motor gelişimi ile ilgili becerilerin kazanılması sonucunda meydana gelmektedir. Çocukların yürüme, koşma, atlama, tırmanma, kayma, inme, çıkma, fırlatma, yakalama, sıçrama, zıplama, sürükleme, sallanma gibi eylemlerle sürekli hareket halinde olmaları, onların büyük kas motor gelişimini desteklemekte ve etkilemektedir.  

– Çocuğun Duygusal Gelişiminde Oyunun Etkileri: Freud ve Walder gibi Psikoanalitik kuramcılar oyun kavramını çocuğun endişesini hafifletici bir yol olarak göstermişler ve oyunu gerçeğin baskısından, geriliminden ve çatışmalarından kurtulma ve aynı zamanda da, haz verici aktiviteleri tekrarlama ve yasaklanan güdüleri ifade edebilme olarak tanımlamışlardır. Çocuk oyun yoluyla, gerçek yaşamda kendisini rahatsız eden durumları veya diğer kişilerle paylaşamadığı olumsuz duyguları ifade edebilir ve bu olayları sembolik olarak oyununa yansıtabilir.  

– Çocuğun Sosyal Gelişimde Oyunun Etkiler: Sosyal gelişme, çocuğun sosyal uyarıcıya özellikle grup yaşamının baskı ve zorunluluklarına karşı, duyarlılık geliştirmesi, grubunda ya da kültüründe diğerleriyle geçinebilmesi ve onlar gibi davranabilmesidir. Başka bir anlamda sosyalleşme, kişinin grubun kural ve değerlerine uymayı öğrenmesi, bu değerler düzenini benimsemesidir. Bu nedenle, oyun çocuğun sosyal gelişiminde önemli etkilere sahiptir. Oyunun çocuğun sosyal gelişimindeki etkileri aşağıdaki Şekilde özetlenebilir;

– Çocuğun Zihinsel Gelişiminde Oyunun Etkiler: Oyun çocuğun, 

psikomotor, sosyal ve duygusal gelişimini etkilediği gibi aynı zamanda zihinsel gelişimini de etkilemektedir. Çünkü oyun, çocuğa çevresini araştırma, objeleri tanıma ve problem çözme imkânı sağlamaktadır. Çocuk bu yolla büyüklük, Şekil, renk, boyut, ağırlık, hacim, ölçme, sayma, zaman, mekan, uzaklık, uzay gibi pek çok kavramı ve eşleştirme, sınıflandırma, sıralama, analiz, sentez ve problem çözme gibi bir çok zihinsel işlemleri de öğrenebilir.  

– Çocuğun Dil Gelişiminde Oyunun Etkileri: Çocuk oyunlarının birçoğu dilin kullanımını gerektirir ve çocukların dil gelişimlerini destekleyici niteliktedir. Oyun sırasında çocuk hem kendisini ifade etmek hem de karşısındakini anlamak zorundadır. Özellikle sembolik oyunların dil gelişimdeki rolü çok büyüktür.  

Kısacası oyun yoluyla çocuk (Anonim 2005 );  

 Düşünmeyi ve kendi başına karar vermeyi öğrenir,

 Sorumluluk almayı, işbirliği yapmayı ve paylaşmayı öğrenir, 

 Hayal gücünü, becerilerini ve yaratıcılığını geliştirir,

 Dikkatini bir noktaya toplamayı ve becerilerini organize etmeyi öğrenir, Kendini tanımayı öğrenir, 

 En güçlü ve doğal dürtülerinden biri olan, saldırganlık dürtüsünü boşaltmaolanağı bulur, 

 Değişik sosyal rolleri deneme, duygularını dışa vurma olanağını bulur ve başkanesneler ya da insanlarla ilişkilerini inceler, 

 Kas gelişimini hızlandırır ve güçlendirir,

 Çevresini araştırma, objeleri tanıma ve problem çözme imkanı sağlar,

 Kendisini ifade etmeyi, sözlü olarak ifade edilenleri anlamayı öğrenir, yeni sözcükler kazanır, 

 Çocuk toplu yaşam için gerekli olan kuralları öğrenmektedir.

2.2.3. Oyun evreleri

Çocukların yaşlarına ve gelişim düzeylerine göre farklılıklar gösteren oyun evreleri birçok araştırıcı tarafından incelenmiş ve farklı Şekillerde açıklanmıştır. Bu araştırıcılardan Parten (1932), oyunu çocuğun gelişimindeki sosyal yönü ile incelerken; Piaget (1962) zihinsel gelişim yönünü incelemiştir.  

– Parten‟in Sosyal Oyun Sınıflandırmasında oyun, ilkel sosyal davranışlardanişbirlikçi sosyal davranışlara doğru bir gelişim göstermektedir (Alqudah 2003).   

Parten oyunu 5 aşamada ele almıştır: (Parten 1932);  

1- Tek Başına Oyun: Bu dönemin başlangıcında çocuk öncelikle kendi uzuvlarıyla ve birkaç aylık olunca da çevresindeki uyarıcılarla ilgilenmeye başlar. Bu dönemde nesnelerin renkleri, sesleri ve hareketleri çocuğun oyununu oluşturmaktadır. Daha sonra ise diğer kişilerle sosyal etkileşimi olmaksızın, çocuk oyuncaklarıyla yalnız başına oynamaktadır. Çocuk grup aktiviteleri içinde arkadaşlarına katılmaz, çevresindeki çocukların oyunundan etkilenmez ve bağımsız davranır. Bu dönemin en belirgin özelliği, çocuğun çevresindeki hiçbir Şeyden etkilenmeden oyununa devam etmesidir. Fakat ileri ki yaşlarda, örneğin; 4-5 yaşında çocuklar bazen tek başına oyuna dönüş yapabilirler ve oyuncaklarıyla uzun süre sıkılmadan tek başlarına oynayabilirler. 

2- Oyunu İzleme: Bu dönemde çocuk diğer çocuklarla her hangi bir ilişkikurmaksızın, sadece onların oyunlarını izler veya oyuna katılmadan onların davranışları hakkında sorular sorabilir. Bu oyun aşaması tek başına oyun aşamasından çocuğun diğerlerinin oyunuyla ilgilenmesi ile ayırt edilebilmektedir. 

3- Paralel Oyun: Bu dönemde, çocuklar aynı ortamda oynarlar, aynı oyuncakları kullanırlar, fakat birlikte oynamazlar ve birbirlerinden bağımsız olarak oyunlarını sürdürürler. Paralel oyunda da çocukların sosyal etkileşimleri çok az olmakla birlikte, bir oyuncağı istemek, düşüncelerini söylemek gibi durumlarda 

birbirleriyle çok az da olsa etkileşime girebilirler. Bu oyun devresi 2 yaşındabaşlar ve 3-4 yaşlarına kadar sürebilir. 

4- Birlikte Oyun: Çocuklar bir arada grup Şeklinde ve birbirleriyle etkileşimhalindedirler. Birbirlerinin fikirlerinden yararlanabilirler, oyun materyalleri alışverişi yapabilirler. Çocukların her biri kendi oyununa devam eder ancak aynı oyunu oynamamaktadırlar.  

5- Kooperatif Oyun: İşbirliğine dayanan bu oyunda, amaç beraberce belirli bir sonucu başarmaktır ve oyun bu amaç göz önünde bulundurularak planlanmıştır. Bu dönemde çocuklar arasında gerçek bir sosyal etkileşim vardır ve çocuklar oyunun amacına ulaşmak üzere örgütlenmişlerdir. Ayrıca, oyun malzemeleri de bu amaca uygun olarak paylaşılır.  

– Piaget (1962)‟e göre oyunun sınıflandırılmasında, çocukların oyunlarını, zihinsel gelişime paralel olarak 3 aşamada açıklanmaktadır.  

– Alıştırmalı Oyun (İşlevsel oyun- Duyu / Sensomotor dönem): 0- 2 yaşdöneminde çocuklar bedenlerini ve çevrelerini öğrenme ve tanıma aşamasındadırlar. Piaget‟in bu dönemde işlevsel oyun olarak tanımladığı oyun, çocuğun bedenini, nesneleri ve bunların fonksiyonlarını öğrenerek tekrarlaması ve bunu oyun haline getirmesidir. Bu dönemde, çocuk çevresindeki objeleri ve bedenini yönetmeyi öğrenir. Daha sonra da bu hareketleri tekrarlayarak oyun oynar. Kaşığı bir yere vurduğunda ses çıkardığını duyan çocuk, bu sesi tekrar duymak için kaşığı çeşitli eşyalara vurabilir ve çıkardığı sesleri tekrarlayarak ses oyunları yapabilir.  

– Sembolik Oyun (Taklit simgesel oyun ): 2- 12 yaşlar arasını kapsayan bu dönemde çocuk, çevresinde yaşadığı olayları, kivileri, nesneleri ve hayvanları taklit etmeye başlar. Çocuk, oyunda gerçek model olmaksızın bir kaptan yalancıktan su içebilir veya at gibi davranabilir. Bu olayları taklit ederken, onun olayları anlayışıalgılayışı farklılaşırgelişir ve tamamlanabilir. Bu dönemin sonuna doğru, çocuğun oyunu gerçeğe daha uygun olmakta ve işbölümüne daha fazla dayanmaktadır. 7- 8 yaşlarından sonra ise, oyunun gerçeklere uygun oynanması, onun kurallarının ve amaçlarının daha önceden detaylı olarak belirlenmesine sebep olmaktadır. 

  – Kurallı Oyun: Piaget‟e göre bu oyun Şekli 12 yaşından sonra yani somut işlemler aşamasından sonra ortaya çıkmaktadır. Çocuk oyunda artık daha mantıklı, daha sosyaldir ve zihninde gerçekler daha da kesinleşmiştir. Ayrıca egosantrizm ve fantezi (hayal-imge) oyunlar azalmış ve oyun belirli kurallara bağlanmıştır. Bu dönemde genellikle, kesin ve bazen de karmaşık kuralları olan oyunlar oynanır. Örneğin; saklambaç, sek sek oyunu veya organize spor oyunları gibi beceri oyunları ve satranç, dama gibi zeka oyunları bu dönemin en popüler oyunları arasındadır. Bu dönemin çocuk oyunları, beceri, zeka ve hepsinden de öte kural bilgisi gerektirmektedir. Bu oyunlara “yapısal oyunlar” da denilir ve oyunun temel kurallarını bilmeyen veya uymayan çocuklar ya cezalandırılır ya da bir daha oyuna kabul edilmezler.

2.3.  Kentsel Yeşil Alan İçerisinde Oyun Alanları  

Yeşil alanlar, fonksiyonları, büyüklüklerine göre kademeli ve birbirini tamamlar Şekilde sıralanmalıdır. Kentlerdeki yeşil alanları işlevlerine göre; çocuk oyun alanları, parklar, spor alanları, rekreasyon alanları gibi kategorilere ayrılabilir.  

Kentsel planlama içinde, kent insanına sosyal, çevresel, ekonomik, sağlık, rekreasyon gibi yararlar sağlayan yeşil alanlar büyük önem taşır. Yeşil alanlar, bahçeli evlerden farklı olarak, özel kullanışlı alanlar olarak planlanır ve yerleşmenin uzantısı olan çeşitli ortak faaliyetlerin gelişmesine ayrılır. Kent içindeki yeşil alanların parçası olan oyun alanları kolay ulaşılabilir ve toz, gürültü, koku gibi olumsuz etkilerden uzak olacak Şekilde planlanmalıdır (Acar ve Sarı 2004).

Oyun Alanı 

Oyun potansiyeli üzerinde çevrenin, oyun alanın etkisi vardır. Mekan bilincinin oluşması, algı ve motor gelişiminin uyarılması için çocuk çeşitli alanları denemelidir. Çocuğun mekan duygusuna sahip olabilmesi için üstünde- altında, içinde- dışında, açık- kapalı, sağ-sol, yakın-uzak gibi çeşitli kavramları öğrenmesi gerekir. Biçimlerin, dokuların, renklerin, tasarımların ve seslerin tekrarı çocukların öğrenmesini sağlamak için önemlidir. Gerçekte her alan ve her ortam eğitim için bir potansiyele sahiptir. Bir oyun alanı çocuğa biçim, boyut, sayı, parçalar arası iliĢki vb. gibi kavramları geliştirmesi için yardımcı olmalıdır (Alqudah 2003).  

Oyun alanı, çocuğun sosyal, duygusal, bilişsel ve fiziksel gelişim ve eğitimi için esas olan aktivitelerini desteklemek için tasarlanmış alansal bir eğitim çevresidir. Oyun alanı farklı aktivitelere, strüktüre edilmiş oyunlar, yaratıcı oyunlar, doğal elemanlarla oyunlar, su ve kum oyunları, sessiz oyunlar, paylaşılan açık-alan oyunları gibi farklı oyun türlerine olanak sağlamalıdır. İyi tasarlanmış, iyi yönetilen bir oyun çevresi çocuklara motor becerilerin geliştirilmesi, sosyal gelişim, öğrenme, karar verme, fantezi oyun, eğlenmek için oyun oynama gibi gelişim fırsatları tanır. 

(Alqudah 2003).

Başlıca dört tip oyun alanı vardır  (Alqudah 2003):  

– Geleneksel (Klâsik ya da uzlaşımsal) oyun alanları: Standart oyun donatına dayanır. Donatı genellikle tek başına kullanılır ve büyük kas aktivitesine ve motor gelişime yöneliktir. Geleneksel oyun alanlarında en çok kullanılan donatı salıncaktır. Bu alanlarda çocuk davranışlarının % 77.9 u işlevsel, % 2 si ise dramatiktir. Bağlantılı oyun alanları klâsik oyun araçlarının birleştirilmesiyle oluşmuştur. Oyun aracı boyutları nedeniyle bir strüktür haline dönüşmüştür.    Geleneksel tip oyun alanları; kaydırak, salıncak, tahteravalli gibi çocukların kimliklerini bulmalarına yönelik fakat sosyal ve kavramsal gelişmeye yeterli olmayan yerlerdir (Arnold  1996).  

– Çağdaş (Heykelsi) oyun alanları: Mimar ya da Peyzaj Mimarı tarafından tasarlanan ve bir kereye özgü olan tasarımlardır. Estetiktirler. Heykelsi oyun alanları genelde statik olur; içinde çocuklardan başka hiç bir Şey hareket etmez. Su, fıskiye, tepe, eğim, tünel gibi özelliklere sahip olabilirler (Alqudah 2003).  

Çağdaş tip oyun alanları; üstyapı veya çok fonksiyonlu yapılar gibi devamlılık oluşturan parçaları ve farklı biçimli yerleri birleştirir veya bağlar (Arnold 1996).  

– Macera oyun alanları: Macera parkları çocuklara kendi oyun alanlarını yaratmak için bir donatı sunar. Hiçbir Şey sabit ya da statik değildir. Çocuğun kendi çevresini ve kendi oyun aletlerini kendisinin yaratabileceği el aletleri, kullanılmayan eski lastikler, atılmış keresteler, sandıklar, toprak, su, tuğla, kağıt, boya, çivi, çekiç, kürek, halat vb. materyallerden oluşur (Alqudah 2003).  

Mekanda tavsiyelerde bulunan ve çocukların oyununda görev alan bir lider bulunur; bu kişi genellikle gönüllü bir yetişkindir. Çocukların mekandaki elemanları yaratıcı Şekilde kullanması, kullanarak çevrelerini yeniden Şekillendirmeleri beklenir. 

Oyun alanları içinde çocukların oyun ihtiyacını en çok karşılayan macera oyun alanlarıdır. Macera oyun alanları görsel açıdan en az çekici ve en az estetik olan oyun alanı türü olmasına karşın çocukların en uzun süre kaldıkları oyun alanıdır denebilir.   

– Yaratıcı oyun alanları: Bu tip oyun alanlarında çocuklara kendi çevrelerini yaratabilecekleri, modüler “gevşek” bölümler içerir. Modüler parçalar çocuklara, aletlere gerek duymadan kendi oyun alanlarını yaratmaları olanağını sağlar. Tasarım ve donatıda çeşitlenir. Genelde kum gibi şekillendirilebilir malzemeler bulunur. Tekerlekli araç alanı, su ve kum alanı, tırmanma, sallanma ve fantezi oyunu için karmaşık birimler bulunabilir. Yaratıcı oyun problem çözme konusunda çocuğa esnek bir yaklaşım kazanma fırsatı sağlar; ancak tasarımcı için bu oyunu sağlamak güçtür. Hareket ettirilebilen ya da değiştirilebilen esnek elemanlar daha çok yaratıcı oyunu sağlar. Geleneksel oyun donatımın yaratıcı oyunu azalttığı görülür (Alqudah  2003).  

Avantajlı yaratıcı tip oyun alanları; serbest, yaşlı ağaçlar, ağır yürüyüşleri ve diğer materyalleri kapsar. Çocuklara, düşüncelerini yaratmak için izin verir, esneklik sağlar, kavramsal, sosyal ve fiziksel gelişmelerine yönelik olanak sağlar (Arnold 1996).  

Kentleşmenin beraberinde getirdiği sorunlardan biri de kentsel açık ve yeşil alanların yoğun kullanımı ve giderek azalmasıyla bozulan kent-doğa dengesi ve paralelinde artan çevre sorunlarıdır. Kentsel yeşil alanların, kentlinin fiziksel ve ruhsal gereksinmelerini karşılamaktan, doğal zenginliklerin özellikle biyolojik çeşitliliğin korunmasına, turizmin gelişmesinden, yerleşim alanlarıyla ticaret ve sanayi alanları arasında tampon bölgeler oluşturmaya, yaya ve taşıt dolaşımını kolaylaştırmaya varıncaya değin, sağladığı yararlar büyüktür. Yeşil alanlar, kent çevresini birçok işlevi ile iyileştirmektedir. Kentin ve komşu alanların karakterini biçimlendirirken, sıcaklık etkisinin, yüzeysel su akışının azaltılmasında, kentte yaban hayatı oluşumunu hızlandırmakta ve en önemlisi insan yaşamına olumlu etkiler sağlamaktadır (Acar ve Sarı  2004).   

Çocuk oyun alanları ve çocuk bahçeleri için yer seçimi yapılırken Şunlara dikkat etmek gerekir: (Gökok ve ark. 1990; Alqudah  2003).   

 Planlanacak alan içindeki nüfusun yaş dağılımı, 

 Nüfusun sosyo- ekonomik özellikleri, 

 Okul oyun alanlarının miktarı,

 Okul oyun alanlarının öğrenciler dışında kamuya ne derece açık oldukları, 

 Yöresel eğilim ve alışkanlıklar,

 İklim özellikleri, 

 Kent büyüklüğü ve kentin doğaya yakınlığı- fiziksel ve psikolojik, 

 Nüfusun sağlık özellikleri, 

 Kent içindeki konut ve nüfus yoğunlukları, 

 Kamu ulaşım ağı.  

2.3.1. Çocuk bahçeleri

Bunlar çocukların okul öncesi devresine ait oyun yerleridir. 0-3 ve 3-6 yaşlararasındaki çocuklara hizmet edecek Şekilde planlanırlar. Bu tip oyun alanları çocuğun annesinin gözetimi altında bulunması zorunluluğu dikkate alınarak, konut bölgelerinin yakınında oluşturulması gereklidir. Çocuk bahçelerinin hemen her mahallede ve belirli bir ulaşılabilirlik mesafesi içinde yerleştirilmesigerekir. Konut alanının yapı ve nüfus yoğunluğu, çocuk oyun alanlarının ölçüsü ve ulaşım mesafesini belirleyen en önemli faktördür (Banal ve ark. 1993). Bunlar çocukların oyun gereksinimlerini karşılamaya yöneliktir ve ölçüsü 250 m² ya da ihtiyaca göre 500-1000 m²‟lik alan kapsaması ve çocuk başına en az 6,5 m² bir alanın planlanması gerekir (Alqudah 2003). Okul öncesi çocukları, doğayı inceleyerek birçok beceri elde edebilir ve bu alanla ilgili deneyimlere sahip olabilirler.   

2.3.2. Çocuk oyun alanları  

Çocuk oyun alanları büyük yaş gruplarındaki çocuklar içindir. Esas olarak 6-12, 12-14, 14-18 yaş grupları için düzenlenmiş ve kurallara bağlı fiziksel hareketler ile sportif aktivitelere olanak sağlayan yerlerdir. Çocukların, aktif rekreasyon gereksinimi karşılayan, serbest zamanlarını değerlendirdikleri ve onların ruhsal, bedensel, zihinsel gelişimlerine katkıda bulunan, güvenli, ayrıca çocukların oyuna ve düzene teşvik edici nitelikteki açık alanlardır (Cihangiroğlu  1994).  

“Playground” lar aktif rekreasyon imkanı sağlayan açık alanlardır. Ölçüleri, mahalle veya mahalle birliklerinin strüktürüne, nüfus yoğunluğuna ve nüfus projeksiyonlarına, ekonomik koşullara göre belirlenir. Mahalle veya birlikleri için daha esaslı fonksiyonları olan açık alanlardır. Bu tip oyun alanları, çocuk bahçelerine göre daha büyük ölçülü alanlara ihtiyaç gösterirler. Bu alanların konutlara olan mesafesi, konutların, meydana gelecek gürültüden rahatsız olmaması, bunun yanında çocukların ulaşımının çok güç olmaması gerektiği düşünülerek iyi belirlenmelidir. Hatta mahallenin bir araya geleceği bazı bayram, oyun v.s. gibi toplu faaliyetler için de kullanılabilirler (Başal ve ark. 1993).  

Çocuk oyun alanı tasarımında, oyunun çocuk için dinleme ve eğlenme aracı olması yanı sıra, eğitici ve yaratıcı gücü ortaya çıkararak çocuğun zihinsel gelişiminde rol oynadığı göz önünde bulundurulmalıdır.

2.3.2.1. Çocuk oyun alanlarının önemi ve gerekliliği  

Oyun alanları çocuğa oyun oynama imkanı vererek çocuklara neşe ve sağlık kaynağı olmaktadır. Ayrıca çocuğu tehlikeli ortam olan caddelerden alarak bir nevi onları trafik kazalarından korumaktadır.  

Günümüzde özellikle gelişmiş ülkelerde ise çocukların küçük oyun alanlarında itişip kakışarak oynamayla gelişemeyecekleri anlaşılmış ve hemen hemen tüm şehirlerde çocuklara büyükler kadar önem verilen, kolaylıkla oynayabilecekleri, büyükler gibi bir araya gelebilecekleri oyun alanlarının düzenlenmesi önemli bir gereksinim haline gelmiştir. (Bektaş 2003).  Çocuk oyun alanları, her geçen gün değişen kentlerde, yoğun trafiğe sahip, beton yığını haline gelmiş, yeşil alanlardan yoksun mekanlarda çocuklar için güvenli ve huzurlu ortam oluşturması, oyun oynayabildikleri kendi mekanlara sahip olabilmeleri açısından gereklidir. Ve çocuk bu alanlarda yaratıcılığını geliştirerek, insanlarla iletişim kurarak, yardımlaşmayı ve toplum içinde yer almayı öğrenmekte, kendilerini hayata hazırlamaktadırlar. Kısacası çocuk çevresiyle tanışmakta ve gelişimini bu mekanlar sayesinde daha rahat sürdürmektedir. (Bektaş 2003).  

Oyunun çocuk üzerinde yadsınamayacak kadar önemli etkileri olduğu araştırmasonucunda ortaya konulmuştur. Dünya Çocuk Yılı nedeniyle 1977 yılında açıklanan Çocuk Oyun Hakları Malta Deklarasyonu‟nda oyunun, beslenme, sağlık, barınma ve eğitimin yanı sıra, her çocuğun gelişim potansiyeli için yaşamsal önemi olduğu vurgulanmıştır.  

3MATERYAL VE METOD

Çocuk oyun alanları ile birçok çalışma örneği bulunmaktadır. Bu tezde Isparta kenti belediye sınırları arasında yer alan çocuk oyun alanları ilgili çalışmalar dikkate alınarak hazırlanmıştır. Toplanan birçok literatür örnek çalışmalarından yararlanılmıştır. Bu tezde daha önceden yapılan çalışma taramaları kullanılmıştır.

Çocuk Oyun Alanları Üzerine Türkiye’de Yapılan Çalışma Ve Araştırmalardan Örnekler  

Acar ve Sarı (2004), araştırmaların da Trabzon kentini çocuk oyunlarının peyzaj planlama yönünden değerlendirilmesini yapmış, analizler geliştirmeye çalışmıştır.  

Akdoğan (1972), araştırmaların da beş büyük Şehirde çocuk oyun alanları, okul bahçeleri ve spor alanlarının yeterlikleri ve planlama prensipleri üzerinde bir araştırma yapmıştır.   

Aksoy (2001), İstanbul kenti yeşil alan durumunu incelmiş ve araştırmıştır.  

 Alşudah (2003), araştırmalar da çocuğun gelişiminde oyun alanlarının rolü araştırmıştır.  

Altınçekiç ve Sarı ( 2005), Bartın kenti çocuk oyunlarının nitelik ve nicelik yönünden değerlendirilmesini yapmış, analizler geliştirmeye çalışmıştır.  

Barbour (1999), araştırmaların da farklılık gösteren fiziksel beceri seviyelerine sahip çocukların oyun alanları üzerinde oyun alanlarının dizaynının etkisi araştırmıştır.  

Bektaş (2003), araştırmalarda Erzurum kentinde ilköğretim çağı çocuklar ve çocuk oyun alanlarının etkileri hakkında araştırma yapmıştır.   

Bulut ve Yılmaz (2003), araştırmada Erzurum kentinin, kentsel mekanlarda çocuk oyun alanlarının yerini araştırmıştır. 

Düger (2001), tez çalışmada Ankara ili 0-6 yaş grubu çocuklar için çevre tasarımında ilkelerini araştırmış ve analiz etmiştir.  

Fjortoft ve Sageie (2000), araştırmalarda doğal çevrenin çocuk oyun alanlarındaki önemini araştırma, vejetasyon ve çocuk oyun alanlarındaki önemi belirlemiş, peyzaj yapısı ile oyun aletleri arasındaki güçlü bir ikili  olduğu  ortaya koymaktadır.   

Gültekin ve Altınkaya (1983), araştırmada Adana, İskenderun ve mersin kentlerinde çocuk oyun alanlarının yeterliliklerini araştırmıştır.   

Gür (2002) , çocuk ve mekan arasındaki ilişkiyi incelemiştir.  

Keltik ve Özel 2000, Çanakkale kenti çocuk oyun alanlarının peyzaj planlama kriterleri çerçevesinde analizi yapılmış öneriler gelişirmiş.  

Önder ve Memlük (1997), araştırmalarında Konya kenti Selçuklu ilçesi çocuk oyun alanlarının nicelik ve nitelik yönünden incelenmesi yapısal yetersiz olduğu belirlenmiş, öneriler geliştirmiştir.  

Özgen ve Aytug (1991), araştırmada İstanbul da 4 ayrı oyun alanlarındaki donanımların analizi yapılmış, yeterliliği belirlenmiş anaç kullanımı ve bitkilendirme konularında kullanıcı eğilimlerini araştırmıştır.  

Özgen (1997), araştırmasında İstanbul da eğitim kurumlarını bahçelerindeki donanımların ve araçların fiziksel hazırlıkların standart dışı olanların belirlenmiş, veliler ve öğretmenlere konu ile ilgili özetler yapılmış, öneriler geliştirilmiştir.  

Savaş (1994), tez çalışmalarında İzmir ili çocuk oyun alanlarındaki elemanları incelenmiş oyun alanlarının yetersiz olduğu anlaşılmış, yeterliliği analizler geliştirmiştir. 

Sürmen (1998), yapılan araştırma da Zonguldak ili çocuk psikolojisi ve Çocuk Oyun Alanı düzenleme prensipleri arasındaki iliĢki analiz edilmiştir.  

Tekkaya (2001), tasarlanmış çocuk haklarını incelemiştir.   

Uz ve Çabuk (2006), Eskişehir de kentsel yeşil alanların çocuklar açısından yeterliliği analiz edilmiş analizlerde coğrafi bilgi sistemleri yayımları kullanılmıştır.  

Yıldızı (1979), tez çalışmasında İstanbul da kentsel doku ile yeşil doku arasındaki ilişki belirlemiş, yeşil alanlar nitelik ve nicelik esasından değerlendirmiş, yeşil alan sistemi için özellikler geliştirilmiştir.   

Yılmaz Bulut (2002), araştırmalarında Erzurum kentinde iki kentsel mekânlarda çocuk oyun alanları planlama ve tasarım ilkeleri yönünden araştırmıştır. Yücel(2005), araştırmalarında İstanbul ili çocuk oyun alanlarının tasarımı analizi yapılmış öneriler geliştirmiş.    

Isparta Kentinde Yapılan Çalışma Örneği

Halil Özgüner’in ve Candan Şahin’in 2006 yılının Nisan- Eylül ayları arasında Isparta kentinde yapmış oldukları çalışma; kentteki 39 ayrı çocuk oyun alanında gerçekleştirilmiştir. Çalışmalarında daha zengin ve detaylı bilgiler elde etmek için 38’i erkek, 33’ü kız toplam 71 çocukla anket yapılmıştır. 

Araştırma kapsamındaki çocuk oyun alanlarının büyüklükleri 100 ile 3800 metrekare arasında değişmektedir. ‘’Çocuk oyun alanlarının büyük çoğunluğunun (28 adet) etrafında koruma (çit) elemanı bulunmamaktadır. Çoğunlukla ahşap oturma elemanlarının bulunduğu çocuk oyun alanlarında havuz ve diğer su elemanlarına 10, gölge elemanlarına ise sadece 5 alanda rastlanmıştır. Alanların çoğunluğunda (24) aydınlatma elemanları mevcuttur. Ancak örnek alanların neredeyse yarısına yakınında (19) etrafta bulunan çimlerin bakımsız olduğu tespit edilmiştir. Kedi, köpek, tavuk ve kuş türleri çocuk oyun alanlarında rastlanılan hayvanlar arasındadır’’ 21

Halil Özgüner ve Candan Şahin yapmış oldukları çalışmada çocuk oyun alanlarını bitkisel tasarım açısından da incelemişlerdir. Çocuk oyun alanlarında ibreli türlerden kızılçam, karaçam, sedir ve servi türlerine; yapraklı türlerden ise söğüt, çınar, akçaağaç, meşe, akasya ve ceviz türlerine yer verildiği tespit edilmiştir. İnceledikleri 10 adet çocuk oyun alanında ibreli ve yapraklı ağaç türlerine yer verilmediği, 23 ‘ünde ise çalı ve ağaççık türlerine, 26’sında ise otsu bitki türlerine yer verilmediği ortaya çıkmıştır. 22

          

Bu çalışma ile ülkemizdeki çocuk oyun alanlarının mevcut durumunu ve çocukların bu tür alanlara karşı davranış biçimlerini Isparta kenti örneğinde ortaya koymayı ve bu konuda yapılması gerekenler konusunda öneriler getirmeyi amaçlamıştır. Isparta kentindeki 39 ayrı çocuk oyun alanında yerinde gözlem ve yüz yüze anket metotları kullanılarak gerçekleştirilen bu çalışma sonucunda mevcut oyun alanlarının çocukların fiziksel, psikolojik, zihinsel ve sosyal gelişimini desteklemede yetersiz kaldığı tespit edilmiştir. Sorunun çözümü için öncelikle daha önceki araştırmalarda da  (Yılmaz ve Bulut, 2003; Bal, 2005) vurgulandığı üzere kentlerde değişik yaş gruplarındaki çocukların yaşlarına ve aksiyon çaplarına uygun büyüklükte alanların ayrılması konusunda ilgili kanun ve yönetmeliklerde gerekli değişikliklerin yapılması önem arz etmektedir. Daha sonra bu tür alanlarda yapılacak peyzaj tasarımı çalışmalarında özellikle düz olan çocuk oyun alanlarının topoğrafik açıdan çeşitlendirilmesi, değişik oyun mekanlarında yapısal ve doğal çeşitliliğin sağlanması, ekolojik prensipler çerçevesinde içinde değişik habitat tiplerini barındıran doğal mekânların tasarlanması, yer yer çocuklara esnek ve değiştirilebilir bir çevre hazırlanması gerekmektedir. Çocukların oyun alanlarında bulunmasını istedikleri şeyler arasında tırmanma aletlerinin, küçük oyun evlerinin, çeşitli hayvanların ve hayvanat bahçesinin olması da bu tür alanlara olan ihtiyacı ortaya koymaktadır. Bu kapsamda doğal stil peyzaj tasarım ve uygulama anlayışının (Özgüner, 2003) çocuk oyun alanlarına yansıtılması yararlı olabilir. Ayrıca, Ergin (1982)’in mahalle ölçeğinde geliştirdiği ve kesintisiz oyun olanağı sunan “oyun bölgesi” anlayışını temel alarak kurgulanmış olan ve şehir ve bölge planlama ile peyzaj mimarlığı disiplinlerinin ortak çalışmaları sonucu Isparta kenti örneğinde gerçekleştirilen örnek proje çalışması (Özgüner vd., 2007), ülkemizdeki çocuk oyun alanlarında bu konuda yapılabilecek şeyler hakkında ipuçları vermektedir.  Çocukların oyun eğilimlerinin ve oyun alanlarından beklentilerinin belirlenerek bunların çocuk oyun alanlarının tasarımında göz önüne alınması da ülkemizde göz ardı edilen bir gerçek olup bu konuda sınırlı sayıda araştırma (Acar, 2003; Bektaş, 2004) bulunmaktadır. Bu konuda değişik kentlerde değişik yaş grupları arasında daha kapsamlı anket çalışmalarının yaygınlaştırılması, çocukların nasıl bir oyun alanı istedikleri konusunda sorumlu ve yetkililere yön vermesi bakımından önemsenmesi gereken diğer bir konudur.  

4.ARAŞTIRMA VE BULGULAR

Bu konu ile ilgili literatürler taranmıştır.

5. SONUÇ 

Oyun alanlarında oynanan oyunlar çocukların yaratıcılığını ve bağımsızlığını desteklemektedir. Bu alanlar, koşma, atlama, zıplama, fırlatma, sallanma, tırmanma, kazma, binme, kayma, yakalama gibi çeşitli etkinliklere olanak vermekte ve hareketten doğan kavramlar ve beceriler kazanılmaktadır. Bu alanlarda oynanan oyunlar, çocukların bir arada oynamalarına ve dolayısıyla sosyalleşmelerinde çıkabilecek sorunlara çözüm getirmeye, uzlaşmaya yol açmaktadır. Oyun alanları; çocukların saldırganlık duygusunun olumlu yönde kanalize edilmesini sağlamakta, çocukta fazla enerji birikimini boşaltmakta, olumlu benlik gelişimini desteklemekte, çocuğun yeteneklerini keşfetmesini, bedenini tanımasını, gücünü kontrol edebilmesini, araç gereçle mesafe algısını ve yön duyarlılığını kazanmasını sağlamaktadır (Sevinç, 2004). Şehirlerde çocukların oyunlarını fiziksel, sosyal ve bilişsel olarak destekleyecek, yaratıcılıklarını kullanmalarına olanak sağlayabilecek herkesin rahatlıkla kullanabileceği macera ve yaratıcı oyun alanlarına ihtiyaç duyulmaktadır.   Oyun alanları yapılırken, zemin kaplamaları, bitkilendirme kullanılan oyun araç gereçlerinin güvenirliliğine dikkat edilmeli ve oyun alanı, planlama ve tasarım ilkeleri doğrultusunda gerçekleştirilmelidir. Günümüzde oyun alanları daha çok birbirinin aynısı, ticari kaygılar içinde, üzerinde pek fazla düşünülmeden yapılan alanlar haline gelmiştir. Ayrıca yapılan bu alanlarda, çocuğun neler istediği hakkında araştırma yapılmadan çocuğun isteklerine karşılık vermeyen alanlar oluşturulmaktadır. Oysa oyun alanları çocuğun, gelecekte toplumun sorumluluklarının farkında olan, fiziksel, ruhsal ve zihinsel gelişimini en uygun şekilde tamamlamış bireyler olarak yetişmesinde ve eğitilmesinde katkıda bulunan alanlar olmalıdır (Bal, 2005). Oyun alanları, aynı zamanda mimari konuları içinde de yer almaktadır. Bu yüzden oyun alanları planlanırken, mimarlardan, peyzaj mimarlarından ve eğitimcilerden görüş alınması gerekmektedir.  

Çocukların iç dünyasına yaklaşırken onların hayal gücünü kısıtlamadan onlara zarar vermeden tasarlanılacak alanların birçok çocuğun gelişiminde ve hayata bakış açısında etkili olacaktır. Çocuklar geleceğin kendisidir onlara ait olan alanlarda onların özgürce yaşlarına göre kısıtlanma hissi vermeden eğlenmeleri için gerekli çalışmaların yapılması gerekmektedir.

KAYNAKÇA

Acar, C. ve Sarı, D. 2004. Kentsel Biyoçeşitlilik Ve Peyzaj Planlama.

KTÜ. Orman Fakültesi Peyzaj Mimarlığı Bölümü, 61080, Trabzon. http://sura.cevreorman.gov.tr/gelen_teblig/7_konu/cengiz_derya.doc (Erişim  08.2007 ).  

 Akdoğan, G. 1972. Beş Büyük Şehirde Çocuk Oyun Alanları, Okul Bahçeleri Ve Spor Alanlarının Yeterlikleri Ve Planlama Prensipleri Üzerinde Bir Araştırma. A.Ü. Ziraat Fakültesi yayınları: 522, Ankara Üniversitesi Basımevi, Ankara. 

Akdoğan, G. 1987. Doğa Düzenleme Ders Notları. Yıldız Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü. Peyzaj Planlama Yüksek Lisans, İstanbul.

Alqudah ,Y. M. M.,  2003. Çocuğun Gelişiminde Oyun Alanlarının Rolü. A.Ü. Fen Bilimleri Enstitüsü Yüksek Lisans Semineri Ankara.

Anonim, 2002. 2001- 2002 öğrenim yılı ZKÜ Bartın Orman Fakültesi Peyzaj Mimarlığı Bölümü peyzaj tasarım proje 5-6 derslerinde alınan ek notlar. http://bof.bartin.edu.tr/journal/1302-0056/2005/Cilt7/Sayi8/1-7.pdf (Erişim 06. 2008).  

Anonim, 2005. NevĢehir 3 No‟lu sağlık ocağı internet sitesi.  www.geocities.com/nevsehir3nolu/oyunlar.htm. (EriĢim 05.2007 ). 

Arnas, A. Y. 2004. Çukurova Üniversitesi Eğitim Fakültesi Okul Öncesi Öğretmenliği Ana Bilim Dalı öğretim üyesi,Adana.

http://www.haber.mynet.com/detail_news/?mainPage=1&which=center&no=3&ref= haberHome(EriĢim 06.2007 ).  

Arnold, S. 1996. Child Playgrounds. Cohen, U., Hill, A., Lane, C., McGinty, T., and Moore, T.Recommendations for Child Play Areas, USA.

Başöz, L. ,Çakmakçı, R. 2002. Türk Medeni Kanunu. Legal Yayıncılık Kanun Kitapları Serisi:2 s:44, İstanbul.

Bal, A., 2005. Zonguldak Kenti Yeşil Alan Sistemindeki Çocuk Oyun Alanlarının Durumunun Peyzaj Mimarlığı İlkeleri Açısından İrdelenmesi, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, Zonguldak Karaelmas Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Peyzaj Mimarlığı Anabilim Dalı, Bartın, 172 s

Bal, A. (2005). Zonguldak kenti yeşil alan sistemindeki çocuk oyun alanlarının durumunun peyzaj mimarlığı ilkeleri açısından irdelenmesi. Yayınlanmamış Yüksek Mimarlık Tezi, Zonguldak Karaelmas Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Peyzaj Mimarlığı Anabilim Dalı-Zonguldak.

Başöz, L. ,Çakmakçı, R. 2002. Türk Medeni Kanunu. Legal Yayıncılık Kanun Kitapları Serisi:2 s:44,İstanbul.

Bektaş,, Y. 2003. İlköğretim Çağı Çocuklar ve Çocuk oyun Alanları. A.Ü. Fen Bilimleri Enstitüsü Yüksek Lisans Semineri, Ankara

Gül, A. , Küçük V. 2001. Kentsel Açık- Yeşil Alanlar ve Isparta Kenti Örneğinde İrdelenmesi. Süleyman Demirel Üniversitesi Orman Fakültesi Dergisi. seri A, sayı:2, s: 27-48. Isparta.

Gold, S.M., 1980 Recreation Planning and Design, Mc Graw-Hill Book Company, USA.

Keles,R. 1998 Kentbilim Terimleri Sözlüğü. İmge Kitapevi Yayınları,Ankara.

Önder, S. 1997. Konya Kenti Açık Ve Yeşil Alan Sisteminin Saptanması Üzerine Bir Araştırma. Ankara Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Peyzaj Mimarlığı Anabilim Dalı Doktora Tezi, Ankara.  

Özgür, H. 2000. İlkokul Dönemindeki Çocukların Çocuk Oyun Alanlarına Olan İlgileri. Ege Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü Peyzaj Mimarlığı Anabilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi, İzmir

Özgüner, H., 2003. Kentsel Peyzajda Doğal Stilin Fonksiyonel Değerleri Ve Bunların Klasik Stille Karşılaştırılması. SDÜ Orman Fakültesi Dergisi, Seri: A. (2) 19-36. Isparta. 

Özgüner H., Ergin Ş., Gül A., Çukur D., Küçük V., Akten M., 2007. Günümüz Kültürel Yapısı içinde Kentsel Alanda Doğa Korumanın Olanak ve Sınırları İle Sosyalizasyon Sürecinde Çocuklarda Doğa Bilinci Gelişimini Destekleyici Kentsel Tasarım Yaklaşımlarının Saptanması. Süleyman Demirel Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projesi Raporu, Proje No: 01018-m-05, Isparta.

Parten, M. 1932, Social Play Among Preschooler  Children. Journal of Abnormal and Social Psychology, 27, 243-269.

Piaget, J. Play, Dreams, and Ġmitation. New York : w.w. Norton Company 1962  

 

Savaş, J. 1994 İzmir İli Çocuk Oyun Alanlarındaki Elemanların İrdelenmesi Üzerine Bir Araştırma  E.Ü. Fen  Bilimleri Ensitütüsü Peyzaj Mimarlığı Ana Bilim Dallı Yüksek Lisans Tezi, İzmir.

Sevinç, M. (2004). Erken çocukluk gelişimi ve eğitiminde oyun. Ankara: Morpa Kültür Yayınları.

Tekkaya, E.  2001. Tasarlanmş Çocuk Hakları: Ankara Çocuk Oyun Alanları. Millî Eğitim Dergisi, sayı: 151, (Temmuz-Ağustos-Eylül 2001), Ankara.  

Türel G.D. 1988. Ankara Kenti Yeşil Alanlarını Kullanım Etkinliklerinin Bugünkü Durumu ve Yeterliliği İçin Alınması Gereken Önlemler. A.Ü. Fen Bilimleri Enstutüsü Peyzaj Mimarlığı Anabilim Dalı Doktora Tezi, Ankara.

Yılmaz, S. Bulut Z. 2002 Kentsel Mekanlarda Çocuk Oyun Alanları Planlama Ve Tasarım İlkeleri A.Ü Ziraat Fakültesi Dergisi ; 33(3) 345-351  . Erzurum

 

Yılmaz, S., Bulut, Z., 2003. Kentsel Mekanlarda Çocuk Oyun Alanlarının Yeri ve Önemi: Erzurum Örneği. Milli Eğitim Dergisi, Sayı:15

Yörükoğlu, A. 2002. Çocuk Ruh Sağlığı. Çocuğun Kişilik Gelişimi, Eğitimi Ve Ruhsal Sorunları. Özgür Yayınları. Ankara Cad. 31/2 Cağaloğlu, İstanbul. 

 

  

 

 

Önceki İçerikItalya’da Deprem
Sonraki İçerik85 kömür santralinin inşası iptal edildi!
Süleyman Demirel Üniversitesi, Peyzaj Mimarlığı Yüksek Lisans Öğrencisi

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

1 × bir =

Bu site istenmeyen postaları azaltmak için Akismet'i kullanır. Yorum verilerinizin nasıl işlendiğini öğrenin .